Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… Uzak diyarların birinde eşi ve küçük kızı Lena ile birlikte yaşayan bir adam varmış. Bu adam bu diyarda ihtiyaç duyduğu her ürünü kendisi yetiştirip her hayvanı da kendisi beslermiş. Bu anlamda sahip oldukları her şeyi buranın toprakları kendilerine veriyormuş.
Günlerden bir gün adamın küçük kızı Lena çilek yemek istemiş. Ama adamın yetiştirdiği meyveler arasında çilek yokmuş. Adam, kızının bu isteğine cevap verebilmek için kızına yetecek kadar biraz çilek ve yetiştirebileceği kadar da çilek tohumu almış. Kızına almış olduğu çilekleri vermiş ve kızıyla birlikte kendisi de soluğu tarlada almış.
Toprağı karıştırmaya ve çilek tohumlarını ekeceği kıvama getirmiş toprağı. Kızı Lena da büyük bir merakla babasını izliyormuş. Adam, toprağa çilek tohumlarını atmış. Toprağı güzelce sulamış. Kızıyla birlikte artık çileğin olacağı günü beklemeye koyulmuşlar. Kızı Lena ve babası her gün tarlaya gidip büyük bir heyecanla çilek ektikleri toprağı kontrol ediyorlarmış.
Aradan çileklerin büyümesi için yeterli süre geçtikten sonra çilekler gün yüzüne çıkmaya başlamış. Bu durumu gören Lena ve babası, çok mutlu olmuşlar. Birbirlerine tatlı bakışlar atıp gülümsemişler. Çilekler her geçen gün biraz daha büyüyorlarmış. Onların büyüdüğünü ve büyüdükçe kızardığını gören Lena ve babasının mutlulukları her geçen gün katbekat artarak devam ediyormuş.
Çilekler büyümeye ve Lena her gün tarlaya gidip çilek toplamaya başlamış. Ailece toplanan çilekleri afiyetle yiyorlarmış. Bu topraklarda yetişen çilekler o kadar lezzetliymiş ki, tadına doyum olmuyormuş. Lena, çileksiz bir gün geçirmeye dahi katlanamıyormuş. Bu durumu fark eden babası, buna kesin bir çözüm bulmak için geniş çaplı arayışlar içine girmiş.
Lena’nın babası dört mevsim çilek üretebileceği bir yapı oluşturmuş. Geniş çaplı seralar meydana getirerek uygun ortamı oluşturmuş. Buranın tamamına çilek ekerek çilek üretimine başlamış. Dört bir yanı mis gibi çilek kokusu sarmış. O kadar güzel kokuyormuş ki bu koku kilometrelerce uzaktan dahi alınabiliyormuş. O nedenle buraya “Çilek Vadisi” adı verilmiş. Lena, bu vadide her gün dilediği kadar çilek yeme fırsatına kavuşmuş.